TÜRKİYE DİLLERİ ANSİKLOPEDİSİ
Türkiye’de kültürel çeşitliliğin en bariz şekilde karşımıza çıktığı alan, dilsel çeşitliliktir. Bu toprakların kadim dillerinden son birkaç onyılda yerleşmiş Türkiyelilerin anadillerine kadar çok geniş yelpazede yer alan farklı dil ve lehçelerin oluşturduğu rengarenk tablo, özellikle tekçi ulus devlet politikaları nedeniyle her gün biraz daha soluklaşmakta ve hatta silikleşmektedir. 20. yüzyılda kaybolan dillere, günümüzde ‘tehlike altında diller’ ve hatta ‘kaybolmakta olan diller’ de eklenince, bu gerçeklik her gün daha çok gözlemlenen bir ‘dilsel yoksullaşma’ya yol açmaktadır.
Tekçi ulus devletin dil politikaları nedeniyle Türkçe dışındaki dillerin yaşadığı süreç, en büyük Türkiye dili olan Türkçe için de (yukarıdan aşağıya radikal standardizasyon politikaları nedeniyle) özellikle farklı lehçelerin ve ağızların yitimi bağlamında yoksullaşma anlamına gelmiştir ve gelmektedir.
Her şeye rağmen olağanüstü çeşitlilik gösteren Türkiye diller atlası konusunda sağlıklı bilgiye sahip olunmamasının önemli nedenlerinden biri de yine bu politikaların arkasındaki zihniyete göre dilsel çeşitliliğin potansiyel bir tehlike olarak görülmesi, herhangi bir dille ilgili çalışmaların adeta tehdit olarak görülmesi ve mümkün olduğunca engellenmesi çabasıdır. Akıntıya karşı kürek çekme durumunda kalarak Türkçe dışında diller konusunda çalışma yapan az sayıdaki araştırmacı için de geçerli olan ve dil ile etnik/ulusal kimlik arasındaki dolaysız ilişkinin politik çağrışımları veya sonuçları anlayışı, daha genelde modernist zihniyetin paçası olarak herkes tarafından paylaşılmaktadır.
Sonuç olarak, Lozan azınlıkları olarak bilenen gruplardan birinin veya ulus devletlerin dillerinin Türkiye'deki istisnai konumu bir yana bırakılacak olursa Türkiye dilleri konusunda genel bir bilgisizliğin hâkim olduğunu söylemek mümkündür. Bunun önemli bir boyutu, çoğunluğun Türkçe dışı diller konusunda ve hatta varlıkları hakkında (bazen seçilmiş) bilgisizliktir. Devletin yasakçı veya en iyimser versiyonuyla ihmalkâr politikalarına paralel olarak Türkiyelilerin Türkçe ve kendi ana dilleri dışındaki diller konusunda duyarsızlıkları ve ilgisizlikleri, son birkaç on yılda azalmaya başlamış, kimlik ve ana dil konusundaki post-modern dönemin gelişmelerinin parçası olarak, farklı diller hakkındaki çalışmaların sayısı artmıştır. Özellikle yazılı kültüre yirminci yüzyılda ve hatta ancak yüzyıl sonunda geçmiş diller için bu süreç, kaybolmaktan kurtulmak için umut kaynağı olmuştur.
Daha çok herkesin kendi ana diline odaklanması nedeniyle ortaya çıkan kompartımanlaşma sorununun aşılması bugüne kadar yaptığımız çalışmaların önemli amaçlarından birini olmuştur. Farklı alfabelere sahip dillerle ilgili çalışmaların ortaya çıkardığı güncel birikimi sentezleyerek akademik ansiklopedi maddeleri altında sunmaya çalışan Türkiye Diller Ansiklopedisi, bu amaca ulaşmak için en önemli faaliyetlerden birini oluşturmaktadır.
Akademisyenlerin ve akademi-dışı araştırmacıların katkılarıyla Türkiye dillerinden her biri hakkında belli bir formata uygun şekilde hazırlanan ansiklopedi maddeleri aracılığıyla mümkün olduğunca kapsamlı bilgi verilmeye çalışılmaktır. Türkiye dillerinin tarihi, grameri, çeşitliliği, vs. hakkında genel bilgiler, sadece o dili bilenlerin değil, herkesin merak edeceği sorular mümkün olduğunca özet şekilde cevaplanarak ve farklı diller ve lehçeler konusundaki görüş görüşlere/anlatılara yer verilecek şekilde sunulmaktadır.