News

"Kürt Sağı Türk Sağının İdeolojik Refakatçisi Görünümü Veriyor"

Araştırmacı, yazar ve hukukçu Fırat Aydınkaya ile yaptığımız, geçen sayımızda ilk bölümünü yayınladığımız röportajın ikinci bölümünü sunuyoruz. Aydınkaya’nın kısa süre önce nupel.net sitesinde yayınlanan ‘8 Soruda Kürtler ve Ermeni Soykırımı’ başlıklı yazısı tartışmalara neden olmuştu. Aydınkaya ile yazısına gelen tepkileri değerlendirmeye devam ediyoruz.
-  A  +

Ferda Balancar

Yapılması gerekenin soykırımın samimi bir şekilde kabulü ve hiç değilse sembolik düzeyde bazı iyi niyetli jestlerin yapılması olduğunu yazıyorsun. “Samimi bir şekilde kabul”ün kriteri nedir? “Sembolik düzeydeki bazı iyi niyetli jestler” neler olabilir?

Yazıya gelen linç kokan agresif tepkilerden sonra artık hiçbir Kürt siyasetçinin jest falan yapmaya teşebbüs dahi edemeyeceğini düşünüyorum açıkçası. Soykırımı inkâra meyyal koro ortadayken veya daha doğrusu soykırımı normalize eden yeni Kürt jenerasyonunun linç orjisi ortadayken bizim öncelikle ne oldu sorusuna odaklanmamız daha rasyonel görünüyor şu aşamada. Jestten kastım ise şudur tastamam. Neredeyse çeyrek yüzyıldır, Kürt coğrafyasında belediyeleri Kürtlükle hemdert kişiler yönetiyor(du). Bu belediyeler pek çok kıymetli iş yaptı, çoğu yaptığı bu kıymetli işler sebebiyle hâlâ haksız gerekçelerle dört duvar arasında. Ne var ki belediyelerin, Ermenilere bakışı romantize edilen bir tarihin nostaljik ve müzelik bir figürü olmaktan öteye geçemedi. Hümanizmden mülhem kilise restorasyonunun ötesine geçen daha anlamlı işler yapılabilirdi. 

Ana akım Kürt siyasetinin yapılanın soykırım olduğunu tamamıyla kabul ettiğini yazıyorsun. Zaman zaman ana akım Kürt siyasetinin temsilcilerinden bunun aksi yönde açıklamalar duyuyoruz. Bunu nasıl değerlendiriyorsun?

Kürt toplumu sağ muhafazakâr bir hale büründükçe Kürt siyasetçileri de doğal olarak bundan etkileniyor. Fakat burada şahsen bir şeyi itiraf etmem gerekir. Şimdiye dek Kürt toplumu soykırım konusunda epey ilerde, siyasetçileri ise epey geride şeklinde bir gözlemim vardı. Fakat yanılmışım Kürt siyasetçileri hele ana akım Kürt siyaseti bu manada toplumun epeyce ilerisinde an itibariyle ve hele Kürt sağıyla kıyası bile yapılmaz.

Fakat şunu görelim, iki taraftan da toprak meselesi üzerindeki mülkiyet arzusu hâlâ bu meseleleri konuşmayı zorlaştırıyor. Kürt-Ermeni hinterlandının tarihte kimin mülkü olduğu ve bu topraklara kimin hükmedeceği meselesi sürekli makro siyasetlerin muhtevasını belirleyen bir dinamik olarak söylemleri tayin ediyor. İşin kötüsü bu mülkiyetçi bakış, soykırıma dair söylemleri de tayin ediyor. Bu politik mesele işin içine daha çok girdiğinde tarafların genelde birbirine karşı sağır ve dilsiz olabildiklerini gözlemleyebiliyoruz. Gerçek şu ki Kürtler ile Ermeniler arasındaki karmaşık ilişki ve sorunları hâlâ topografya tayin ediyor. 

Kürt sağının 1915’e yaklaşımıyla Türkiye’deki resmi tezlerin birbirine çok benzer olmasını nasıl açıklıyorsun?

Bir kere şunu gayet sarahaten gördük. Tıpkı Türkler ve devletin olduğu gibi Kürtlerin de hâlâ süren bir ‘Ermeni sorunu’ var.  Bu manada Kürt sağı açıkça Türk sağının ideolojik refakatçisi gibi bir görünüm veriyor. Türk sağı ve muhafazakârlığı özünde bir reaksiyon söylemi, bir tepki örgütlenmesidir. Buna ilaveten sıkça kullanılan dinsel sembolizm tıpkı Türk sağı gibi giderek artan ölçüde Kürt sağının da ortak gramerine dönüşüyor. Kürt sağı bu manada büyük oranda ‘ikinci el’ Türk sağı gibi kokuyor. Türk sağının en azından kurucu teorisyenleri ve teorisi vardı. Ziya Gökalp, Yusuf Akçura, Yahya Kemal, Peyami Safa, Turancılık mefkûresi ve ‘Kızıl Elma’sı’… Kürt sağının ne teorisi, ne teorisyeni, ne de teoriye el atacak bir kalem kültürü var. İlaveten Kürt sağı eskiden namlı aristokratların mülküydü şimdi ise istisnaları saklı kalmak kaydıyla daha çok popülist ajitatörlerin, bütün mefkûresi egosundan ibaret statü meraklısı kişilerin arazisi. Tüm bu saydığım nedenler yüzünden Kürt sağının bir kısmı hariç hâlâ önemli oranda Türk sağının ‘ev kölesi’ rolünde bir söylem terennüm ediyor. Efendisinin evi yandığında oturup mülk sahibi ile birlikte gözyaşı döken ‘ev kölesi’ halinden kurtulabilirlerse belki Kürtlere yeni alternatifler sunabilirler. Fakat Kürt sağının bir tür koalisyon görünümü verdiğini de unutmayalım. Yeni yeni oluşmaya başlayan genç ve modern muhafazakâr bir dalganın daha sahici bir Kürtlük okuması peşinde olduğunu ve bunu istisna tuttuğumu belirtmek isterim.   

[...]

Röportajın devamı için: Agos

http://www.agos.com.tr/tr/yazi/24038/kurt-sagi-turk-saginin-ideolojik-refakatcisi-gorunumu-veriyor